Bu siteyi kullanarak Gizlilik Politikası'nı ve Çerez Politikası'nı kabul etmiş olursunuz.
Onayla
Tarih Kültür
  • Türk Tarihi
  • Avrupa Tarihi
  • Antik Çağ Tarihi
  • İslam Tarihi
  • Diğer
Cuma, Tem 4, 2025
Tarih KültürTarih Kültür
Font ResizerAa
Ara
  • Türk Tarihi
  • Avrupa Tarihi
  • Antik Çağ Tarihi
  • İslam Tarihi
  • Diğer
Takip Et
İslam Tarihi

Emevîler’den Abbâsîler’e Geçiş: İslam Dünyasında Bir İktidar Değişimi

Tarih ve Kültür
Son Güncelleme 7 Mayıs 2025 21:25
Paylaş
Paylaş

İslam tarihinin seyrini kökten değiştiren siyasi dönüşümlerden biri, Emevîler’den Abbâsîler’e geçişle gerçekleşmiştir. Bu iktidar değişimi yalnızca bir hanedan değişikliği olarak değerlendirilmemeli; aynı zamanda sosyopolitik, mezhepsel ve kültürel boyutlarıyla derin etkiler doğurmuş tarihsel bir kırılma olarak ele alınmalıdır. Emevîler’in merkeziyetçi, Arap milliyetçiliğine dayalı politikalarına karşı büyüyen hoşnutsuzluk, Abbâsî hareketi etrafında birleşen çok çeşitli etnik ve mezhebi unsurların güç birliğiyle sonuçlanmış, bu da İslam coğrafyasının doğusunda radikal bir iktidar değişimine yol açmıştır. Bu süreçte sadece bir sülale değil, aynı zamanda İslam’ın yorumlanış tarzı, siyasal meşruiyet anlayışı ve halkla yöneten arasındaki bağ da yeniden inşa edilmiştir. Emevîler’den Abbâsîler’e geçiş, İslam tarihindeki ilk büyük siyasi devrim olarak kabul edilmekte ve bu devrim, sonraki yüzyıllarda yaşanacak olan mezhebi ve ideolojik ayrışmaların da temelini oluşturmaktadır.

İçerik Başlıkları
Emevî İktidarının Doğuşu ve Kurumsallaşma SüreciAbbâsî Hareketinin Yükselişi ve İdeolojik TemelleriAbbâsîler Döneminde Siyasal ve Kültürel Yeniden YapılanmaEmevîler-Abbâsîler Geçişinin İslam Tarihindeki Anlamı

Emevî İktidarının Doğuşu ve Kurumsallaşma Süreci

Emevîler, Dört Halife Devri’nin sona ermesiyle birlikte İslam tarihinde halifeliğin ilk kez saltanat sistemine dönüştüğü hanedan olarak dikkat çeker. Muaviye bin Ebî Süfyân’ın Hz. Ali’nin ölümünden sonra Kufe halkından biat alarak halifeliğini ilan etmesiyle birlikte Emevî Devleti’nin temelleri atılmış ve başkent Şam’a taşınmıştır. Emevî yönetimi, Arap kabile asabiyetine dayanan merkeziyetçi bir idare kurarak, özellikle Arap olmayan Müslümanlara (mevâlî) karşı ayrımcı bir politika izlemiştir. Bu politika, İslam’ın evrenselliği ile çeliştiği için zamanla büyük hoşnutsuzluklara neden olmuştur. Arap elitinin ekonomik ve siyasi ayrıcalıklara sahip olduğu bu yapı, İslam coğrafyasının genişleyen sınırlarında farklı etnik ve kültürel kimliklerin sisteme entegre edilmesini zorlaştırmış, bu da halkın büyük bir kesiminde sistematik bir dışlanmışlık duygusu yaratmıştır.

Özellikle İran, Horasan ve Orta Asya gibi bölgelerde yerel halkın İslam’a gönüllü geçişi hızla artarken, Emevî yönetiminin Arap olmayan Müslümanlara yönelik dışlayıcı politikaları, bu topluluklar arasında ciddi bir tepki doğurmuştur. Mevâlî olarak adlandırılan bu kitleler, hem vergi yükümlülükleri bakımından Arap Müslümanlara göre dezavantajlı konumda bırakılmış hem de devlet kademelerinde etkin görevler üstlenmeleri engellenmiştir. Bu durum, Emevîler’in içten içe güç kaybetmesine ve farklı muhalefet odaklarının oluşmasına neden olmuştur. Bu süreçte Şiî unsurların, Hz. Ali soyuna dayanan bir meşruiyet anlayışıyla iktidarı hedeflemesi, Abbâsî hareketinin siyasi zemin kazanmasında etkili olmuş; zira Abbâsîler de Hz. Muhammed’in amcası Abbas’ın soyundan geldiklerini iddia ederek Ehl-i Beyt taraftarlarını kendi saflarına çekmeyi başarmışlardır.

Abbâsî Hareketinin Yükselişi ve İdeolojik Temelleri

Abbâsî hareketi, Emevî yönetiminin baskıcı ve ayrımcı politikalarına karşı doğan çok yönlü bir toplumsal muhalefetin ürünüdür. Bu hareketin temel ideolojisi, Emevîlerin saltanat sistemine karşı hilafetin yeniden Ehl-i Beyt’e dönmesi gerektiği yönündeki taleplerle şekillenmiş ve halk nezdinde büyük bir karşılık bulmuştur. Özellikle İranlı Müslümanlar, Horasan bölgesinde yoğun bir şekilde örgütlenen Abbâsî davetçiler aracılığıyla bu ideolojinin savunucusu hâline gelmişlerdir. Abbâsîler, propaganda faaliyetlerinde akıllıca bir strateji izlemiş, doğrudan Şiî mezhebini referans almadan, fakat Ehl-i Beyt sevgisini ön plana çıkararak farklı mezheplerden grupların desteğini almayı başarmışlardır.

Abû Müslim el-Horasânî gibi karizmatik liderlerin sahneye çıkmasıyla Abbâsî hareketi askeri güce dönüşmüş ve Emevîlere karşı açık bir isyan başlatılmıştır. Bu isyanın başarılı olmasında, Horasan gibi uzak eyaletlerdeki Emevî valilerinin yetersizliği ve merkezi otoritenin zayıflaması etkili olmuştur. 750 yılında gerçekleşen Zâbü’l-Hayl Muharebesi, Emevîler’in yıkılışını simgelerken; Abbâsîler’in lideri Ebu’l-Abbas es-Seffah’ın halifeliğini ilan etmesiyle yeni bir dönemin kapıları aralanmıştır. Bu geçiş sadece siyasi değil, ideolojik bir devrim niteliği taşımakta ve İslam dünyasında yönetim anlayışının köklü biçimde değiştiğini göstermektedir.

Abbâsîler, halifeliğin meşruiyetini Hz. Muhammed’in ailesine dayandırarak dinî ve toplumsal anlamda büyük bir sempati kazanmış, farklı etnik unsurları sisteme dahil ederek çok kültürlü bir devlet yapısı oluşturmuşlardır. Bu yapı, ilerleyen dönemlerde İslam kültür ve bilim dünyasında yaşanacak olan “Abbâsî Rönesansı”nın da zeminini hazırlamıştır. Aynı zamanda Abbâsîler, merkeziyetçi bir idare kurarak başkentlerini Şam’dan Bağdat’a taşımış ve burada İslam medeniyetinin yeni kalbini oluşturmuşlardır. Bu coğrafi değişiklik, sadece fiziki bir merkez değişimini değil, aynı zamanda doğulu unsurların İslam dünyasındaki etkisinin artmasını da ifade eder.

Abbâsîler Döneminde Siyasal ve Kültürel Yeniden Yapılanma

Abbâsî yönetimi, iktidarı devraldıktan sonra yeni bir devlet yapısı kurmaya yönelmiş ve özellikle İranlı bürokratların tecrübesinden yararlanarak karma bir idari sistem inşa etmiştir. Bu sistemde Arap olmayan Müslümanların devlet kademelerinde görev alabilmesi sağlanmış, bu da halkla yönetim arasında daha güçlü bir bağ kurulmasına neden olmuştur. Aynı zamanda devletin dil politikalarında da önemli bir değişim yaşanmış; resmi belgelerde Arapça kullanımının yanı sıra Farsça’nın da önem kazanması, İslam dünyasının çok dilli bir medeniyet haline gelmesini hızlandırmıştır. Bu dönem, Abbâsîlerin entelektüel zemin hazırlama çabalarıyla birlikte bilim, felsefe, edebiyat ve sanatın büyük bir gelişim gösterdiği çağ olarak kayda geçmiştir.

Abbâsîler, sadece siyasi bir iktidar değişimi gerçekleştirmekle kalmamış, aynı zamanda İslam düşüncesinin gelişmesini sağlayacak ortamı da oluşturmuştur. Beytü’l-Hikme gibi kurumlar bu dönemde ortaya çıkmış, antik Yunan ve Hint kaynaklarından yapılan çevirilerle birlikte İslam dünyasında felsefi düşünce hızla gelişmiştir. Fıkıh, kelam ve tasavvuf gibi İslami disiplinler kurumsallaşmış; İmam Ebu Hanife, İmam Malik, İmam Şafiî ve İmam Ahmed bin Hanbel gibi mezhep kurucuları bu dönemde etkili olmuştur. Abbâsîlerin himayesinde yetişen bu düşünürler, İslam düşüncesinin temellerini atarak sonraki yüzyıllarda tüm İslam dünyasında etkili olacak sistemler geliştirmişlerdir.

Abbâsîler aynı zamanda ekonomik alanda da önemli reformlara imza atmıştır. Tarımsal üretimin teşviki, yeni sulama sistemlerinin geliştirilmesi, ticaret yollarının güvence altına alınması ve ortak bir para birimi sisteminin oluşturulması sayesinde İslam dünyasında ekonomik istikrar sağlanmıştır. Bu refah ortamı, halkın yönetime duyduğu güveni artırmış ve Abbâsî Devleti’nin uzun süre ayakta kalmasını sağlamıştır. Ancak zamanla merkezî otoritenin zayıflaması, vali ve komutanların bağımsızlık eğilimleri göstermesi ve mezhep çatışmalarının derinleşmesi, Abbâsîlerin de iç karışıklıklarla mücadele etmek zorunda kalmalarına neden olmuştur.

Emevîler-Abbâsîler Geçişinin İslam Tarihindeki Anlamı

Emevîler’den Abbâsîler’e geçiş, İslam tarihinde bir hanedan değişikliğinden çok daha fazlasını temsil eder. Bu süreçte sadece siyasi yapılar değil, aynı zamanda İslam’ın yönetim anlayışı, toplumsal ilişkiler ağı ve dini meşruiyet algısı da yeniden inşa edilmiştir. Abbâsîler, daha kuşatıcı ve çok kültürlü bir yapıyı benimseyerek İslam’ı sadece Arap toplumunun değil, tüm ümmetin ortak değeri haline getirmeyi başarmışlardır. Bu durum, İslam’ın evrenselliğini güçlendirmiş ve İslam medeniyetinin çok yönlü bir karakter kazanmasını sağlamıştır.

Ayrıca bu geçiş, İslam siyaset teorisi açısından da önemli bir dönüşüme işaret eder. Emevîler döneminde halifelik daha çok dünyevi bir saltanat olarak görülürken, Abbâsîler döneminde halifelik hem dini hem de siyasi bir otorite olarak yeniden tanımlanmıştır. Bu durum, hilafetin meşruiyet kaynağı konusunda yeni tartışmaları gündeme getirmiş ve sonraki dönemlerde Sünnî-Şiî ayrışmasının fikrî temelleri daha da derinleştirilmiştir. Abbâsîler’in Ehl-i Beyt ile olan bağı, Şiî çevrelerde olumlu bir karşılık bulsa da, zamanla bu ilişkinin siyasi bir araç haline gelmesi, Şiîler nezdinde bir hayal kırıklığına yol açmış ve yeni muhalefet hareketlerinin filizlenmesine zemin hazırlamıştır.


1. Taberî, “Tarihü’r-Rusul ve’l-Mülûk” (Taberî Tarihi): Abbâsî devriminin kronolojik gelişimini ve Emevîler’in çöküşünü detaylarıyla sunar. Kaynak, hem Emevî hem Abbâsî dönemine dair birincil bilgileri içerir.

2. İbn Haldun, “Mukaddime”: Devletlerin doğuşu, yükselişi ve çöküşü teorisini açıklarken, Emevîler ve Abbâsîler arasındaki geçişi sosyolojik temellerle açıklar.

3. Hugh Kennedy, “The Early Abbasid Caliphate” ve “The Prophet and the Age of the Caliphates”: Modern akademik yaklaşımla yazılmış, Abbâsîler’in doğuş sürecine ve yönetim tarzına dair güncel bilgiler sunar.

4. Halil İnalcık (der.), “İslam Medeniyetleri Tarihi”: Emevîler-Abbâsîler arasındaki geçişin İslam medeniyeti üzerindeki etkilerini analiz eder. Kültürel ve ekonomik dönüşümler açısından güçlü bir kaynaktır.

5. Patricia Crone, “God’s Caliph”: Halifeliğin dini ve siyasi anlamı üzerine yoğunlaşan akademik bir çalışmadır. Abbâsîler’in hilafeti nasıl meşrulaştırdığı üzerine derinlikli analizler içerir.

Bu İçeriği Paylaş
Facebook LinkedIn Email Copy Link Print
Yorum Bırak

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Et

FacebookLike
InstagramFollow
YoutubeSubscribe
TiktokFollow

Bunları Kaçırma

İslam Felsefesinin Kurucuları: Farabi, İbn Sina ve Gazali

Tarih ve Kültür
9 Dakika Okuma Süresi

Selçuklular ve İslam Dünyasının Yeniden Yapılanması

Tarih ve Kültür
10 Dakika Okuma Süresi

Antik Yunan’da Felsefe ve Mitolojinin Doğuşu

Tarih ve Kültür
10 Dakika Okuma Süresi

Antik Mısır’da Piramitlerin ve Nil’in Gizemi: Bir Medeniyetin Yükselişi ve Sembolizmi

Tarih ve Kültür
9 Dakika Okuma Süresi

You Might Also Like

İslam Tarihi

Modern Çağda İslam Dünyası: Osmanlı’nın Dağılışından Günümüze

9 Dakika Okuma Süresi
İslam Tarihi

Dört Halife Döneminde İslam’ın Yayılışı ve Büyük Fetihler

9 Dakika Okuma Süresi
İslam Tarihi

İslam’ın Afrika’daki Yayılışı ve Timbuktu’nun Altın Çağı

10 Dakika Okuma Süresi
İslam Tarihi

İslam’ın İlk Yıllarında Kadınların Toplumdaki Yeri ve Etkisi

10 Dakika Okuma Süresi

Tarihi Bilginin Işığında Kültürel Yolculuk: tarihkultur.com

Geçmişin izleriyle bugünü anlamak ve geleceğe daha sağlam bir köprü kurmak için yola çıktık. tarihkultur.com, insanlığın ortak hafızasında yer edinmiş tarihî olayları, kadim uygarlıkları, kültürel mirasları ve zamanın ötesinden gelen değerleri dijital dünyaya taşıyan bir bilgi platformudur. Amacımız; tarih meraklılarının, öğrencilerin, akademisyenlerin ve kültürle iç içe bir yaşamı benimseyen herkesin ilgisini çekecek nitelikte, özgün ve güvenilir içerikler sunmaktır.

  • Anasayfa
  • Hakkımızda
  • Türk Tarihi
  • İslam Tarihi
  • Avrupa Tarihi
  • Antik Çağ
  • Diğer
  • Çerez Politikası
  • Veri Gizliliği Politikası
  • İletişim
Copyright © 2025 | Tüm Hakları Saklıdır – TarihKultur.com
Tarih Kültür
Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?